“Halk partililik bize dedemizden miras, ölürüm de vazgeçmem” diyen dostlarım daha çok.
Sizin de vardır.
Peki, niye bazıları kaptırıverince kendilerini bir siyasal kurumun peşine, gözü kapalı giderler bir daha? Düşündünüz mü hiç?
Ben çok düşündüm.
Önce şunu anladım: “Kafasını Demirel uğruna hiçe sayanlar da, ölümüne halk partili olanlar da “iyi niyetli kişiler.” Çünkü, destek verdikleri partilerin üst kadroları ile hiçbir kişisel bağlantıları yok. Hiç biri kişisel çıkar gözetmiyorlar.
Sonra da; partilere saplantı denebilecek ölçüde destek veren bu kişilerin iki ana öbekte toplandığının farkına vardım.
Bunlardan birincisi: dünyadaki değişimden habersiz, ülke sorunları ile ilgisiz televizyon kanallarında haber programları yerine, uyduruk programları izlemeyi alışkanlık haline getirmiş, tartışmaya kapalı kişilerden oluşuyor.
İkincisi ise “tutarsız” damgasını yeme korkusu taşıyan kişiler. Bu öbeği oluşturanların değişimden haberleri var. Ülke sorunlarını da yakından izliyorlar. Destek vermiş oldukları siyasal kadroların yanlışlarını da görüyorlar. Ancak gerektiğinde bu kadrolardan desteklerini çekemiyorlar ne yazık ki.
Destek çekme bir yana yapılan yanlışlarla hiçbir ilgileri olmadığı halde yanlışların savunmaya çalışıyorlar. Hem de hararetle. “Kraldan çok kralcı oluyorlar.”
Birinci öbekte olanların “siyasal destek olayına” saplantılı olarak yaklaşması doğal.
Doğal olmayan ikinci öbekte olanların durumları. Sanırım o da “ siyasal tutarlılığın ya da tutarsızlığın” ne olduğunu bilmemelerinden kaynaklanıyor.
“Siyasal tutarlılık, ülke çıkarları doğrultusunda hareket etmektir. Ülke çıkarlarını bir kenara iten kişilerin (sırf daha önce destek verildiği için) peşinden gitmek siyasal tutarlılık değil, aksine siyasal tutarsızlıktır.
Siz, siz olun desteğinizle bir yerlere getirdiğiniz kişilerin ülke çıkarları ile çelişmeye başladığını gördüğünüzde anında desteğinizi çekeceğinizi o kişilere hissettirin, hem öyle hissettirin ki, her zaman tedirgin olsunlar, her zaman sizlerin sayesinde bir yerlere geldiklerinin bilincini taşısınlar..
Tartışmaya kapalı, okumayı sevmeyen kişiler için bir şey demeye gerek yok. Nasıl olsa bu yazıyı da okumayacaklar.
(1993’te yazmışım KARDEŞ’TE, değişen bir şey var mı?)
Yazar: Levent Gündoğan
ASAYİŞ
3 gün önceDÜNYA
24 gün önceGÜNDEM
25 gün önceASAYİŞ
28 gün önceGÜNDEM
19 Eylül 2024DÜNYA
19 Eylül 2024DÜNYA
19 Eylül 2024