İktidarın linç kültürünün belirli bir zemini var. Genellikle kadınlar üzerinden şekillenen bu strateji belirli aralıklarla hedef tahtasına mutlaka “ünlü bir genç kadını” oturtuyor.
Peki kadınlara atfedilen pozitif ödül konuşmaları dahi nasıl oluyor da birilerini rahatsız ediyor?
Türkiye’de son yıllarda kutuplaştırma o kadar arttı ki, her yere sirayet eden “sizin taraf” – “bizim taraf” ayrımı sanat camiasında da oluştu. Bu hatlar muhtemelen daha önce hiç bu kadar keskinleşmemişti. Her alanda gücü eline alan iktidarın, kültürel hayata bir türlü hakim olamamasının hezeyanları…
Bugün, hükümetin yıllardır süren baskı ve yıldırma politikalarına rağmen sokakta varlığını sürdürebilen tek muhalif güç; “kadın ve lgbtiq+ hareketi!” Diğer “ötekiler” ya sustu ya da susturuldular. Siyasi iktidar tarafından sürekli hedef haline getirilen lgbtiq+ ve kadınlar bir “var olma ve hayatta kalma” savaşı veriyor. Bu mücadeleye en çok destek verenlerden biri de sanat dünyası. Özellikle ünlü yaşlı erkekler (bunları başka bir yazıda tek tek inceleyebilirim) nefret saçan dile destek verirken, ünlü genç kadınlar yapıcı bir dille herkese kucak açıyor. Fakat ne yazık ki “nefret” ten beslenen bir toplum olduğumuz için hangisi makbul oluyor maalesef görüyoruz!..
Gülşen, Merve Dizdar, Melek Mosso, Melike Şahin ve daha birçokları… Bir yanda bütün baskılara rağmen kendileri gibi olup “öteki” olmayı göze alanlar, diğer yanda her zaman güce biat eden kuklalar!
ASAYİŞ
4 gün önceDÜNYA
25 gün önceGÜNDEM
26 gün önceASAYİŞ
29 gün önceGÜNDEM
20 Eylül 2024DÜNYA
20 Eylül 2024DÜNYA
20 Eylül 2024