1962 Küba Füze Krizi ile bugünkü durum arasındaki iki kritik farkı vurgulayan Dürre, o dönemde Washington ve Moskova arasındaki iletişim hattının şu an olduğundan çok daha işlevsel olduğunu belirtti. Ayrıca, ABD’de güçlü liderlik vurgusu yaparak, o dönemde John F. Kennedy’nin net adımlar atabildiğini, bu durumun da bugünkü krizlerden ayırıcı bir özellik olduğunu ifade etti.
Dürre, Putin’in batıya net bir mesaj verdiğini belirtti: “Ukrayna’da kontrol ettiğim yerlerden geri adım atmayacağım.” Bu mesaj, Rusya’nın Ukrayna’da taktiksel nükleer silah kullanma olasılığını içerse de, ABD’ye nükleer bir karşılık vermeyi düşünmediklerini ifade ediyor. Bu durum, ABD’nin Ukrayna’daki uzun vadeli stratejik hedeflerini desteklerken, Rusya’nın da Ukrayna’daki pozisyonunu koruma isteğini gösteriyor.
Dürre, gerginliğin uzun vadeye yayılmasının olası çözüm yollarını açabileceğini belirtti. Bu süreçte, Ukrayna’nın batıyla entegrasyonunun ve iç yapısal dönüşümlerinin önemli olduğunu vurguladı. Ayrıca, Rusya’nın Ukrayna’da beklediği ilerlemeyi sağlayamaması durumunda daha radikal adımlar atabileceğini söyledi.
ABD’nin ve Batının, Ukrayna’ya yönelik yardımlarının gerginliği artırabileceğini, ancak aynı zamanda uzun vadeli stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesi açısından önemli olduğunu belirtti. Dürre, bu bağlamda ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı askeri ve ekonomik yardımların etkili kullanılması gerektiğini vurguladı.
Sonuç olarak, Dürre, mevcut jeopolitik gerginliklerin 1962 Küba Füze Krizi ile benzerlikler taşısa da, iletişim hatları ve liderlik farkları nedeniyle daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu belirtti. Bu süreçte, hem Rusya hem de Batı’nın uzun vadeli stratejik hedeflerine odaklandığını ve gerginliğin azalması için çeşitli fırsatlar bulunduğunu ifade etti.
ASAYİŞ
1 gün önceDÜNYA
22 gün önceGÜNDEM
23 gün önceASAYİŞ
26 gün önceGÜNDEM
16 Eylül 2024DÜNYA
16 Eylül 2024DÜNYA
16 Eylül 2024