Kendi evinde lig lideri Eyüpspor ‘u konuk eden Bandırmaspor, güzel havada özellikle ilk yarıda, güzel bir oyun sergilemeden hatta 1-0 mağlup, soyunma odasına girdi.
İlk yarıda, Bandırmaspor adına iyi bir şey söylemek ve yazmak çok zor. Fizik ve mücadele açısından da, ilk yarıda etkili değildik, lider Eyüpspor karşısında.
İkinci devre ise maçın sonlarına doğru toparlanıp, atak organizasyonları yapmamıza karşın, sadece Kerim ve yine onun frikiklerine kalmamız, üçüncü bölgede etkisiz oyunumuz, bize mağlubiyeti getirdi. Elbetteki Eyüpspor’un kaliteli oyuncu kadrosu da, bunda etkili oldu.
Sonuçta yeni Teknik Direktör ile iki haftada sıfır puan. Play off yolunda ise kayıp altı puan.
Teknik Direktör demişken Bandırmaspor Yeni Teknik Direktörü ismini bilmiyorum!?Biraz size ondan da, bahsedeyim.
Bilirsiniz bir söz var. Bende bu sözü onun için uyarlayıp yazayım.
‘Ben sana Teknik Direktör olamazsın demedim. Adam olamazsın’ demiştim!
Bu gün maç sonu basın toplantısında, bu söze eşdeğer bir tutum ve davranışla karşı karşıya kalmamız onu hatırlattı.
Bu arkadaş maç sonu kendisine sorulan sorulara; üstten bakan, küçümseyen, ben profesyonelim yaklaşımı ile cevap vermesi, iki haftada sıfır puan toplamış bir teknik direktörün, zeytin yağı gibi üste çıkıp, görmüyor musunuz? Maçta top, yüzde yetmiş bizdeydi. Ben sizin gibi düşünmüyorum. Teknik Direktör benim, siz kim oluyorsunuz yaklaşımını ve söylemlerini hele hele, üstten bakış açısını, basın mensubu olarak kabul etmem, mümkün değil!
Bırakınız basın mensubunu insan olarak, kabul edemem! Etmem de.
Bunu bizzat, toplantı sonrası Bandırmaspor Başkanı Gürel Soylu ve Yönetim Kurulundaki kardeşlerime de söyledim.
O nedenle; basın mensubu olup olmamıza gerek yok, özel hayatımımızdaki iletişimimizde de saygı ve sevgi çerçevesinde davranmalıyız.
Şimdilik bu kadar. Üstten bakan, küçümseyen vs..vs. gibi iletişimi sevmem. Nasıl soru sorulursa öyle cevap beklerim.
Sanıyorum yönetim bu arkadaşa gerekeni söyler. Başarılıyım demek topun sende kalış süreci değil, puan cetvelindeki yerin ve galibiyetlerindir. İki haftada sıfır puan çekmek başarıysa? Başka söze gerek yok.
Mevkiler, makamlar, görevler gelip geçicidir. Kalıcı bu kubbede hoş seda bırakmaktır.
Onun için şimdilik bu kadar. Sen işini yap. Biz zaten işimizi yapıyoruz. Şimdilik bu kadar…
Bugün Bandırmaspor maçına giden taraftarlar, maç öncesi lig sonuncusu Denizlispor’ u ağırlayacakları maçta, bol gollü üç hatta dört gol beklerken, yedikleri dört golle, yağmur çamur demeden maça gelen taraftarları ve televizyon başında maçı seyreden Bandırma halkını, hüsrana uğrattılar.
Geçen hafta deplasmanda, Göztepe mağlubiyeti sonrası bu hafta Vali Bey’in Bandırmaspor’u ziyaretinde, özellikle Göztepe maçı özelinde ‘Pardon’ diyen Başkan Onur Göçmez ve Denizlispor maçı bizim için çıkış maçımız olacak diyen, Teknik Direktör Mesut Bakkal lig sonuncusu Denizlispor’dan dört gol yedikleri için bu kez ‘Pardon’lar’ ikiye çıkarak, her zaman Bandırmaspor ruhundan ve bordo beyazdan dem vuranlar, bu kez ne söyleyecekler?
Maç sonu basın toplantısında Teknik Direktör Mesut Bakkal’a bunu sordum. O da, iyi bir öz eleştiri yaparak; iyi oynayamadık. Bu sonuç bize yakışmadı sorumluyum sonuçtan diyerek, başarısızlığı kabul etti. Bence Teknik Direktör olarak özeleştiri yaparak, sonucu kabullendi. Teknik Direktörlük bu dur.
Evet takımı, sahaya hoca hazırlar. Oyunu yönlendirir, taktik verir. Ama oyuncu transferini Mesut Hoca yapmadığı için sadece bu günkü maçı kabullenerek öz eleştirisini yaptı.
Maça gelince Denizlispor kendi evinde oynuyor gibi rahat, istekli ve Bandırmaspor’un üzerinde bir efor sarfederken, haklı bir galibiyet aldı.
Maçta Gökhan Süzen, Muhammed Gönülaçar ve Bekir Turaç Böke etkili isimlerdi.
İlk yarıda ve ikinci yarıda biz sadece golcü ve oyun kurucu anlamında Kerim ile mücadele ettik. Gol ümidimiz oydu. Yani Kerim gibi ya da Kerim’in 4-5 klonlanmış hali gibi bir futbolcu olmalı ki, gol atalım. O durunca ya da kontrol altında olunca, skor üretemiyoruz. Yine maçta verilen ve verilmeyen penaltılar olurken, Bandırmaspor maçı değiştirecek oyun hamlelerini yapamadı.
Şimdi daha önceki, Mustafa hoca ve bugün Mesut hoca bu kadro ile ne yapabilir ki? Şapkadan tavşan çıkartamayacaklarına göre! Bu satırları sizlerle paylaşırken Bandırmaspor Teknik Direktörü Mesut Bakkal’ın istifa haberi geldi. Üzüldüm şahsen. Ama nedeni bilmiyorum daha.
Peki, şimdi yeni bir Teknik Direktör gelecek. Gelen Teknik Direktör mevcut kadro ile neyi değiştirecek?
Bandırmaspor’un inişli çıkışlı bu olumsuz grafiğinden, önceki Mustafa Hoca ve mevcut Mesut Hoca’mı sorumlu? Sadece iki kişi mi?
Kanatların, defansın, hatta golcü forvetinin olmaması, Mesut Hoca’nın hatası mı? Hiç değil…!
Takım koşmuyor, mücadele etmiyor, adeta yürüyor, maalesef bu oyuncu kadrosu ile bu kadar! Güneş balçıkla sıvanmaz.
Mustafa hoca gitti aynı kadro vardı. Mesut hoca geldi ve gitti yine aynı kadro var. Sonuç ortada. Bir yerlerde, iyi gitmeyen bir şeyler var.
Yine geçen yıl İstanbulspor ile oynanan play of maçı sonrası 17-18 futbolcu değişti. Şimdi yine transferler yapılıyor. Gelenler gidenler.
Bunları sorguluyor muyuz?
Neden değişti?
Hayır? O zaman?
Bandırmaspor lig sonuncularını çok seviyor. Ligin ilk devresinde evimizde lig sonuncusu Malatyaspor’ konuk ettik. Mağlup olduk. İkinci devre yine Denizlispor’u bugün konuk ettik yine mağlup olduk!
Demek ki bir yerlerde hata var. Ben taraftarlar için üzülüyorum. Kar kış demeden, yağmur çamur demeden takımlarını destekliyorlar. Ama bir yere kadar?
Şimdi haftaya önemli bir maç var. Samsunspor ile oynayacağız.
Taraftarlara stadı doldurun, maça gelin bize destek verin diyen yöneticiler, acaba taraftarlara böyle kötü bir Bandırmaspor izlettirdikleri için ne diyecekler? Transferleri yapan onlar…
Bugün Bandırmaspor evinde, puan cetveline baktığımızda, bizden iki sıra, puan olarakta, bir puan önde 14 puanlı Çaykur Rizespor’u, konuk etti. Bizim puanımız ise 13 ve 9.sırada yer alıyorduk.
Yine iki hafta önce evinde ,Yeni Malatyaspor’ a kötü bir futbolla 2-0 mağlup olarak, taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmış, geçen hafta Bodrumspor ile deplasmanda 1-1 berabere kalarak, inişli çıkışlı bir grafik sergiliyordu, Bandırmaspor.
İstikrarsızlık vardı, anlayacağınız.
Puan cetveline baktığımızda, bu maç Bandırmaspor için önemliydi. Çünkü, iki haftadır 5 puan kaybetmiş takım olarak, evinde Çaykur Rizespor’ u yenerek, üzerindeki, ölü toprağını atmak istiyordu.
Yine kime sorsanız, klasik cevap olarak, çoğu futbolsever, bu maç için beraberlik yorumunu yapacaktı. İstatistikler ve puan cetveli, bunu açıkça gösteriyordu.
Kadroları elimize aldığımızda, Mustafa Ersel hocamızda böyle düşünmüş olmalı ki; kafasında, önce gol yemeyelim, nasıl olsa evimizde oynuyoruz, duran top, yada penaltı ile forvet hattında sadece, Kerim Avcı ile gol arayıp, katı ve kalabalık defans ve orta saha ile ilk yarıda mücadele ederken, ilk devrenin sonunda, Çaykur Rizespor, Bolasie Yala ile 1-0 öne geçerek, ilk yarı bu skorla tamamlanıyordu.
Oyun anlamında, ilk yarıda Çaykur Rizespor, daha rahat ve organize, ayağa top yaparak oynadı. Hatta ilk yarıda, santraforsuz oynamanın handikabını da, yaşadık.
İkinci devre biraz daha toparlanmış hatta, daha organize bir Bandırmaspor olarak, Çaykur Rizespor’un 1-0 galibiyetini korumak için daha defansif oyun tarzı benimsemesi, bizim durumu 1-1 yaparak oyuna ortak olmamıza rağmen, bir türlü galibiyeti getirecek golü atamamız maçın kırılma anlarıydı. Olmadı, gol atmayı beceremedik. Sadece bu maça özel değil, diğer maçlarda da, böyleydi.
Orta sahaya, taze kan Emir’i, forvete santrfor Atabey’i alarak, özellikle maçın uzatmalarına eklenen son 4 dakikada, pres ve gol denemeleri yapsakta, bunda başarılı olamayarak, maç 1-1 son eriyordu. Ve bu sonuç ile evimizde, 2 puan kaybediyorduk.
Bir kaç hafta önce yöneticiler, daha hırslı, daha mücadeleci, evinde rakibini presle boğan bir Bandırmaspor göreceksiniz demişlerdi. Ancak haftalardır, böyle bir takımı aramamıza rağmen, göremedik ve göremiyoruz.
Özellikle evimizde puan kaybetmemeliyiz. Yine iyi bir seri yakalayarak üst sıralardan kopmamalıyız. Hem gol bulmakta zorlanıyor, hemde takım olarak, istikrarlı sonuçlar alamadığımız için saha içi ve saha dışı sıkıntılar da, yaşıyoruz. Buna en iyi örnek, geçen hafta kadro dışı kalan, futbolcular.
İşin enteresan tarafı, kadro dışı kalanların üç gün önce affedilmesi ve yine bugün ikinci devre, kurtarıcı gibi maça girmesi de, başka bir olaydı. Neden, kadro dışı kaldılar? Maç öncesi, neden affedildiler?
Bir deyim vardır; ‘Ne bu perhiz, ne bu lahana turşusu’ gibi, kimse anlamadı..?
Maç sonu basın toplantısında, Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Bülent Korkmaz yine Bandırmaspor Teknik Direktörü Mustafa Gürsel, maç sonu röportajında; hakemlerden şikayetçiydiler.
Evet maçın hakemi, Emre Kargın bir ara oyunu elinden kaçırdı. Oyun içinde kayboldu, hatalı düdükler çaldı. Doğrudur. Ama hakem, ne Bandırmaspor’un, ne de Çaykur Rizespor’un galibiyetini etkileyen kararlar vermedi. Doğruya, doğru. Bandırmaspor ve Çaykur Rizespor’un attığı nizami golü mü, saymadı? Yine, yüzde yüz penaltı pozisyonunu mu çalmadı? Biz, öncelikle kendi futbolcumuza ve oyunumuz, bakmalıyız.
Yine maç sonu futbolcular kendi aralarında, daha sonra Bandırmaspor yöneticileri saha içine girerek, maçın hakemi Emre Kargın ile sözlü atışmaya girerek, neredeyse kavgaya varacak, söz düellosunda bulundular. Birbirlerine neler söylediler bilemiyoruz. Haftaya belli olur. Federasyon açıklar.
Sonuç olarak; Bandırmaspor istikrarsız bir grafik çiziyor. Oyun anlamında, taraftarına zevk vermiyor. Dinamik ve istekli oynamıyor. Öyle olunca da, maalesef kötü sonuçlar alarak, taraftarlarını üzüyor. Palyatif çözümler, artık yetersiz kalıyor.
Haftaya deplasmanda, Altay ile oynayacağız. Umudumuz galip gelerek iyi bir seri yakalamak. Yapabilir miyiz? Evet.
Bandırmaspor bu hafta evinde Samsunspor’u konuk etti. İki denk takımın mücadelesinde saha da, ilk yarıda oyun adına önemli bir sahnenin olmadığı, heyecansız hatta zevksiz, bir ilk yarı seyrettik.
Özellikle Bandırmaspor ve Samsunspor Teknik Direktörleri oyunu orta saha da kitleyip, kontrataklarla hücum yaparak gol aradılar. Böyle olunca da, hücum organizasyonları orta sahaların presleri nedeniyle daha doğmadan önlenerek, ataklar üçüncü bölgede, gole yönelik pozisyon üretmedi.
Bu anlamda ilk yarıda, Samsunspor biraz daha atak gözüktü. Yine İlk yarı sonunda maça ilave olan dört dakika da, Bandırmaspor daha organize ve daha atak oyun sergilemesine rağmen, gol sesi çıkmayınca ilk yarı 0-0 sona erdi.
Hafta başından bu yana Bandırmaspor’un bu maç için yaptığı yorumlarda ve paylaşımlarda daha hızlı, daha atak, daha agresif hücum, rakibe pres yapan ve hızlı oyun oynayan
bir Bandırmaspor’u göreceklerini söylemelerine rağmen, ilk yarıda bunu göremedik. Durgun bir orta mücadelesi seyrettik.
İki takımda, ligde üst sıralarda olmak adına içeride ve dışarıda puan ve puanlar ararken, kendi evinde oynayan Bandırmaspor maçın 60. dakikasından sonra oyunu domine etmeye başladı.
Maçın 59. dakikasında, bana göre penaltı olmayan bir atakta, rakip Samsunspor lehine penaltı olarak değerlendirilen pozisyonda, Samsunspor adına penaltıyı dağlara, taşlara vuran Silva Saouza ile galibiyeti kaçıran Samsunspor yine maçın 70. dakikasından sonra, fiziksel anlamda oyundan düşünce, bu kez Bandırmaspor üst üste bulduğu pozisyonları gole çeviremeyince, maç başladığı gibi berabere bitti.
İlk yarı Samsunspor, ikinci yarı ise Bandırmaspor skoru kendi lehlerine çevirecek gol ve golleri bulamadı.
Üçüncü bölgede, etkili olamayan ve istediği pozisyonları yakalayamayan Bandırmaspor, ikinci yarı oyuna Kerim ve Dembeleyi alarak bu bölgede etkili olmak istese de, bunda başarılı olamadı
Deplasman ekibi buradan bir puan alarak evine giderken, kendi evinde oynayan Bandırmaspor ise yine kendi evinde oynamanın avantajını kullanamayarak, ligde iki puan kayıp ile haftayı tamamladı.
Yeni bir takım, desteğe ihtiyacı var, zamana ihtiyacı var ama nereye kadar?
Sonuçta; birer puan arayla ligde sıralanan Bandırmaspor ve Samsunspor, puanları paylaşarak yollarına devam ediyorlar.
Dün, Bandırma’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını coşkuyla kutladık.
Hatta; Bandırma Belediyesinin organize ettiği 100. yıl etkinliklerine de katılarak, bu şenliği doya doya yaşadım.
Gündüz sabah; Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk Anıtına çelenk koyarak, başta Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını anarak, onlara saygımızı sunduk.
Ardından ise resmi törenlere katılarak, 100. yıl coşkusunu tüm Bandırma ile beraber kutladık ve yaşadık.
Yine saat 12.00’de Bandırma’nın kurtuluşunu simseleyen Ayyıldız tepede
Son Kurşun Anıtında, bundan tam 100 yıl önce kanlı çarpışmaların, süngü süngüye, göğüs göğüse, mücadeleler sonucunda emperyalizmi denize dökmek için, orada şehit düşen Mehmetçiğimizi ve yine Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, askerimizin saygı atışı, ardından da Samsun’dan özel olarak Bandırma’nın 100.yıl kurtuluş etkinliğine bisiklet ile getirilen şanlı Türk bayrağımızı, teslim aldık.
Gururluyduk. Yine gururlandık.
Sonunda; başta Ayyıldız tepede şehit düşen kahraman askerlerimiz, yine ATATÜRK ve silah arkadaşları adına okunan Kur’an tilavetini dinleyerek, dualarla, gözyaşlarıyla, huşu içinde gözünü kırpmadan, özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden Mehmetçiğimize teşekkür ederek, dualarımızı onlara gönderdik.
Ardından 6. filomuzun uçakları 100. yıl anısına alçak uçuşla, bu günü anlamlandırırken, tüylerimiz diken diken oldu.
100.yıla özel bu kutlamalar, benim için anlamlıydı. Çünkü bizim neslimizin ikinci bir 100.yılı yaşaması mümkün değildi.
Ayrıca; 100. yıl kurtuluş etkinlikleri anısına, Bandırma Belediyesi ve Kent Konseyi organizasyonu ile dört gün boyunca 100. kurtuluş etkinlikleri kapsamında değerli hocalar, Prof.Dr. Zeki Çelik ve Prof. Dr. Mehmet Karayaman’ ın bilgileri ile resmi kayıtların güncellenerek, 17 Eylül 1922 günü Ayyıldız tepede şehit düşen Mehmetçiğimizin son elde edilen verilerle göre, 101 kişi olduğunu öğrendik.
Yine Türkiye’nin entellektüel zekası Tarihçi İlber Ortaylı, şahane bir söyleşi ve her zamanki nüktedanlığı ile bizlerle bilgilerini paylaştı.
100.yıl etkinliklerini yerinde takip ederek, konuşmalar, paneller, sergiler, Ayyıltepe’de anma, Cumhuriyet Meydanında resmi kutlamalar ile dopdolu bir 100. yıl etkinliği yaşadık.
Böyle bir şenliği ve kutlamaları yaşamak bir Bandırmalı olarak beni mutlu etti. Çünkü böyle bir etkinliği yaşamak için yine 100. yıl bekleyeceğiz. Bizim neslimizin göreceği son 100. Yıl etkinliği idi.
Akşamında ise, Cumhuriyet Meydanında şahane bir Haluk Levent konseri vardı.
100.yıla özel hıncahınç dolan, meydan,sahil ve etkinlik alanında iğne atsanız yere düşmezdi. Çünkü Bandırma’nın düşman işgalinden kurtuluşunun etkinleri özelinde, gündüz anma ve resmi geçide, öğlen Ayyıldıztepe ve Son Kurşun Anıtına gelenler, gecede Haluk Levent konserine akın akın gelerek, günlerini ve gecelerini kutladı.
Her kesimden insan, Bandırma’nın 100. yılına özel etkinliğinde coştu, ağladı, hüzünlendi ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bir kez daha, üzerine bastığımız toprak, gökyüzünde dalgalanan şehitlerimizin kanıyla bezenmiş ay yıldızlı bayrağımızı armağan ettiği için, bizde onlara Şükran’larımızı ilettik.
Ne güzel, ne mutlu bize.
17 Eylül 1922 ve 17 Eylül 2022 Bandırma özelinde, 100.yıl coşkusu doyasıya kutlandı. Emeği geçenleri kutluyor, teşekkür ediyorum.
Bandırma bu bakımdan özgürlüğün kentidir. Son kurşunun atıldığı yine emperyalizmin denize döküldüğü ve Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kazanıldığı önemli şehir, önemli bir merkez ve Atatürk’ün bizi çağdaşlığa, özgürlüğe, bağımsızlığa taşıdığı önemli bir şehirdir.
Bende bir Bandırmalı olarak, bu etkinliklere katılmanın ve canlı olarak yaşanılan gururu kalbimde taşıdım.
Gündüz marşlarla, şiirlerle, dualarla, saygı duruşlarıyla kutladığımız 100.yıl etkinliğimizi, gecede Haluk Levent konseri ile kutladık.
Demek ki oluyormuş.
Kartılamayanlar adına üzüldüm. Çünkü bir 100. yıl daha beklemek durumunda kalacaklar.
Tabi ömürler yeterse.
Geleneklerimizde vardır. Ölüm ve düğün. Türkü ve ağıt. Geleneklerimizde vardır; özgürlük, bağımsızlık.
Dün Bandırma’ da; Bandırma’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 100.yıldönümü nedeniyle gökyüzüne; marşlar, şiirler, şarkılar, türküler, oyunlar, dualar yükseldi 100. yıl anısına.
Demek ki geleneklerimize saygı devam ediyor. Şiirlerle, şarkılarla, türkülerle dualarla.
Bence; 100.yıl etkinlikleri, kutlamaları çokta güzel oldu.
Bandırma dün sabah, Cumhuriyet Meydanında Atatürk ve Silah arkadaşlarını, kahraman Mehmetçiği, Ayyıldız tepede, Son Kurşun Anıtında yine şehit düşen Mehmetçik için okunan duaları nasıl huşu içinde dinlediyse, gecede Haluk Levent konserinde şarkılara ederek çoştu.
Adı üstünde kutlama.
Adı üstünde özgürlük.
Adı üstünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Geleneklerimiz güzeldir.
Bir yanda hüzün, diğer yanda bayram.
Bir yanda düğün, diğer yanda ölüm.
Geleneklerimiz güzeldir
Ağıtlar, şiirler, şarkılar, türküler, halaylar, gazeller, nağmeler, zeybekler…vs. Bizim için özeldir.
Ama sesi güzel olmayanların gazelleri ise, hiç çekilmezdir.
Her yerde gazel okumak ise, sesi güzel olmayan için gazeldir…
Siz siz olun, artık gazelinizi kapalı bir mekanda yada, evinizde okuyun. Kendi kendinize…
Akşam Haluk Levent ‘İzmir Marşını’ şiir gibi, şarkı gibi Cumhuriyet Meydanında binlerce Bandırmalı ile birlikte, ellerinde Türk Bayrakları ile şahane okudu.
News
