DOLAR 34,0185 -0.14%
EURO 38,0473 0.31%
ALTIN 2.826,420,85
BITCOIN 21526436.10222%
Balıkesir
20°

AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

  • HABERLER
  • SERVİS 1
  • SERVİS 3
  • FİNANSİF
  • HESAP
BAŞKA YOLU YOK…

BAŞKA YOLU YOK…

ABONE OL
Haziran 30, 2024 22:33
BAŞKA YOLU YOK…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ya biz kendimizi ne sanıyoruz?

Çok partili döneme geçildiği andan itibaren bir kez bile tek başına iktidar olamamış, oy oranı yüzde yirmi altıyı geçememiş bir partiliyiz sonuçta.

Üst düzey kadrolarda bulaşıcı bir küçük olsun bizim olsun hastalığı, aynı şekilde bir kibir, bir tepeden bakma, insanları bir küçümseme, bir çok bilmişlik… Partiye başka bir partiden gelen isimlere bir tahammülsüzlük, bir dışlama hatta karalama. Takım tutar gibi parti tutmayı yüceltme. Dededen kalma particilik ile övünme. Tutarlı olduğunu savunurken bir nasyonel, bir enternasyonel tavırlar takınma cahilliği.

Ve bunun farkına varabilmek bir yana, bu absürt siyaset ile ahkam kesme. İktidarın kamplaştırma politikasını eleştirirken o politikaya çanak tutma. Daha öte, o politikanın karşı kıyısındaki bir aktörü olma.

Biraz argo olacak ama “Bırakalım bu ayakları”.

İdeoloji partisi olacaksak; önce solculuğun temel ilkesinden başlayalım. Marksizmi kastetmiyorum. Onunla hiç kesişmedi zaten yolumuz.

En solcu olduğunu sananlar en ulusalcı. Oysa solculuğun dayanağı “önce insan” felsefesidir.

Hani bir zamanlar kafa tası milliyetçiliğine tavır alındığı, terör sorununa siyasi çözüm arandığı; Nazım Hikmet’e, Sebahattin Ali’ye, Ahmet Kaya’ya sahip çıkıldığı zamanlardaki iktidara destek verenler vardı.

Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Kadir İnanır, Hasan Cemal, Ahmet Altan… gibi.

İktidar bu politikalarından vazgeçince onlar da iktidara tavır almışlardı.

Ama onlar o zaman hain ilan edilmişti bir kez.

Oysa onlar için düşünce önemliydi; parti ismi değil.

Hala anlamadan, dinlemeden, araştırmadan bu aydınlarımız hakkında atıp tutuyoruz. En keskin saldıranımız en solcu oluyor bir de.

Yaşar Kemal’in bir kitabının bir sayfasını açmamış, Kadir İnanır’ın bugünkü söylemlerini bir kez bile duymamış, Hasan Cemal’in köşe yazılarına bir kez bile göz atmamış, Ahmet Altan’ın su gibi akan üslubundan habersiz , Zülfü Livaneli’yi sadece ses sanatçısı sanan partinin egemenleri atıp tutuyor sadece. Düşünceleri olmadığı için düşünceleri tartışamıyorlar. Hainlik, döneklik, dededen kalma particilik… Üzerinden siyaset yapıyorlar sadece. Bilgileri, kültürleri ona yetiyor.

Tabandaki iyi niyetinden kuşku duyulmayacak partililer de yukarıda oluşturulan koronun şarkılarını söylemekle yetiniyor.

28 Mayıs’ta ERDOĞAN yine kazandı.

Kim suçlu? KILIÇDAROĞLU mu?

Size bir şey diyeyim: “KILIÇDAROĞLU çok partili döneme geçildiğinden bu yana CHP’yi kitle partisine dönüştürme yolunda attığı adımlarla yaşarken tarihe geçmiş bir isimdir.”

İktidarın, devletin tüm argümanları ile girdiği , medyanın tarafsızlığını yitirdiği, yargının suç iddialarını yalnızca seyrettiği, muhalefet yapanların kibarca ifadeye çağırıldığı bir seçimde, yüzde kırk sekiz oy alabilecek başka bir babayiğit var mıdır?

İMAMOĞLU MU? MANSUR YAVAŞ MI? Her ikisi de meydanlarda değil miydi zaten?

Bırakalım bunları. Kendimizi avutmayalım.

CHP iktidar olacaksa kitle partisi olmak zorunda.

Bunun da her kesimle, her siyasi görüşle -demokrasinin ve hukuk devletinin temel ilkeleri ışığında- asgari müştereklerde buluşmaktan başka yolu yok!

GÖNLÜM DEĞİŞİMDEN YANA

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.