İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı Turhan Çömez dün akşam Halk TV’de katıldığı programda DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve CHP sıralarından milletvekili adayı olan Mustafa Yeneroğlu ve Sadullah Ergin’e seslendi. Çömez, “İttifak ortağı olmak, her dediğini onaylamak anlamına gelmez” diye belirtti.
Turhan Çömez, 14 Mayıs seçimlerin sonrasındaki tavrının ne yönde olacağını söyledi. Çömez, kumpas davaları hakkında arkasında durmaları halinde kendileriyle karşı karşıya kalacaklarını belirterek, Sadullah Ergin’in kumpas dönemlerindeki tutumuna yönelik sert eleştirilerde bulundu.
CHP’nin Deva Partisi kontenjanından aday gösterdiği Mustafa Yeneroğlu’nun Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili olarak “Darbe girişimi olmadığını kabul etmem mümkün değil” şeklindeki sözleri dikkat çekmişti. Çömez, “Siz eğer böyle alçakça bir davanın (Ergenekon-Balyoz) arkasında durursanız parlamentoda karşınızda beni bulacaksınız.” derken Sadullah Ergin’e ayrıca değindi, “Ve Sadullah Ergin, o dönemin kudretli adalet bakanı olarak Silivri zindanlarında pinpon oynadığı günleri unutmasın. Parlamentoda kendisiyle hesaplaşacağız. Yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını verecek. İttifak ortağı olmak her dediklerini onaylamak anlamına gelmez. Çıksınlar benim karşıma teker teker konuşsunlar.” dedi.
Turhan Çömez sıklıkla Ergenekon ve Balyoz davaları döneminde Adalet Bakanı olan Sadullah Ergin’e tepkisini gösteriyor. Sözcü TV’de İpek Özbey’e Pazartesi akşamı bu konu hakkında konuşan Sadullah Ergin’in açıklaması şöyleydi:
“Türkiye’nin yaşanmışlıklarından bahsediyorum. Neler yaşandı, bugüne nasıl gelindiğinden bahsediyorum. Bu arkadaşımız hesap vereceksiniz diye siyaset yapıyor. Bu ülkede birçok darbe yaşandı. Başbakanlar, bakanlar idam edilmiş. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Tayyip Erdoğan hapse girmiş çıkmış. Siyasetçiler birçok bedel ödemiş. Neden böyle oluyor diye sorgulamak ya da üzerine gitmek mümkün olmamış. Böyle bir ülkede yaşadık, yaşıyoruz. Bugünde çok farklı değil. Bunu sorgulamaya kalktığınız zaman ‘Vay ne yapıyorsun’ diye tepki görüyorsunuz. 2010 Anayasa değişikliği bütün bu sıkıntıların anası olarak görülüyor. Oysa değişiklik yapılmadan önce Türkiye’de yargı çok güzel işliyordu da onu mu tahrip etti 2010 Anayasa’sı. Tamamen ideolojik ön yargılarla siyaseti dizayn etmek, siyaseti yönlendirmek üzere kurulmuş bir yargı sistemi vardı. Bu böyle devam edebilir miydi?”
Sadullah Ergin’e İpek Özbey, “Neyi değiştirdiniz?” sorusunu sordu. Ergin, “10 Cumhurbaşkanı seçilen yöntemle 11.sini seçmeye gidiyorsunuz. Deniliyor ki 367 vekil salonda olmazsa bu seçimi yapamazsanız. Biz de diyoruz ki iç tüzük açık. Meclisin toplanma sayısı 184 o zaman, karar yeter sayısı 138’ti. Hayır efendim 367 olması lazım diyorlar. Arkasından 27 Nisan muhtırası geliyor ve arkasından anayasa mahkemesi 367 aranır diye bir karar çıkarıyor. Bütün bunların hepsi mühendislik hesabıyla yapılmış işler. Parlamentoda cumhurbaşkanlığı seçiminin önü kapatılmış oluyor. Bu esnada Genel Başkanı Erkan Mumcu olan Ana Vatan Partisi bizi arıyor. Meclis genel kuruluna girebileceklerini, oy verirseler cumhurbaşkanlığı için yeterli olacağını ama oy vermeyeceklerini söylediler. Bir şartları vardı. Cumhurbaşkanını halk seçsin. Anayasa değişikliği yapılsın istiyoruz.” dedi.
ASAYİŞ
5 gün önceDÜNYA
26 gün önceGÜNDEM
27 gün önceASAYİŞ
21 Eylül 2024GÜNDEM
21 Eylül 2024DÜNYA
21 Eylül 2024DÜNYA
21 Eylül 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.