Yaz bitti. Kış kapıda.

Elektrik, su faturaları uçmuştu; doğalgaz faturası çıldırtacak.

Yetmedi okul masrafı.

Kirada olanlar var bir de. Enflasyon kimse anlayamadan yüzde yüzü aşınca, doğal olarak mülk sahibi de güncelleme isteyecek.

İstemedi, tefe tüfeden gidecek. Bu da kiranın ikiye katlanması demek.

Yazın el yakan meyve sebze fiyatları kışın ne olur, tahmin etmek zor.

Kırmızı ete girmeyelim.

Zaten vatandaşın pek yediği yoktu. Bundan sonra da yemez.

Et ve Balık Kurumu, zar zor bir kaç inek bakıp sütü ile çalışan köylünün ineğini kesime göndermekten başka bir işe yaramıyor, kimse farkında değil.

Belki de farkında.

Tarım, “dışarıdan buğday almayın, mercimek getirmeyin… çiftçiyi destekleyin“ diye feryat ede ede bitti.

Dünyanın en güçlü tarım ülkesi olacak topraklar ya boş bırakıldı; ya sanayi alanı yapıldı.

Ya da tarım arazilerine rezidanslar dikildi.

Seçime üç kala TOKİ çıktı. Umarım bir darbe de o vurmaz.

Yaz aylarında başlatılan orta direği bitirme süreci kışın sonuca ulaşacak gibi.

Yoksul ve varsıl kalacak ülkede.

Bir de kara çarşaflı üç dört kadının bir adım önünde yürüyen sakallı, takkeli Araplar göreceğiz. Ellerine markalı poşetler tutuşturulmuş besili çocukları yanlarında.

Orta halli bir vatandaşın korkmadan ailecek girebildiği İskender’de bundan böyle peçesinin altında elle döner yemeye çalışan kadınlar ile sakalına damlayan yağı kolunun tersi ile silmeye çalışan insanlar girecek gözümüzün içine.

Yaz yine gelecek.

Yine güneş ısıtacak zengin fakir ayırmadan hepimizi.

Yeşil, mavi ile buluşacak yine.

Ama yurdun en güzel koylarında, beş yıldızlı otellerde; yurdum insanı tatil yapamayacak.

O otellerin otoparkları, kiralanmış lüks Vito’ların istilasına uğrayacak.

O, nezih plajların şezlonglarında haşemalı, diz altı şortlu çoluk çocuk cümbür cemaat aileler keyif çatacak.

Görünen o ki burjuva kültürü almış yurdum zenginleri de tatillerini yurt dışında geçirecek.

Ve yine görünen o ki; sade vatandaş, zırhlı Mercedesli fetvacıların Londra’da aldığı evleri görmezden gelip “fakirlerin cennete gideceği” telkinlerine inanıp haline şükretmeye devam edecek.

Yazar: Levent Gündoğan